Edebi Sanatlar Ders Notu Çözümlü Sorular

1) TEŞBİH(BENZETME)

Sözü daha etkili duruma getirmek için aralarında ilgi bulunan iki unsurdan güçsüzü olanı güçlü olana benzetmektir.
Benzetmede dört unsur bulunur:
a)Benzenen b)Benzetilen c)Benzetme Yönü d)Benzetme Edatı

Bu öğelerin kullanılıp kullanılmaması açısından da üç çeşit benzetme vardır:
— Çocuk tilki gibi kurnaz biriydi.
—Minik yavrucak elma gibi kıpkırmızı yanaklarıyla gülücükler saçıyordu.
—Bizim de kalbimizi kımıldatır yerinden
Toprağa diz vuruşu dağ gibi zeybeğin
—Binalar kale gibi olduğundan içeri
B.tilen B.nen B.E
girilemiyordu.
—Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
B.tilen B.yen
—Karısına yıllarca cehennem hayatı yaşattı.
B.tilen B.yen
—Muavin,yolculara: Pamuk eller cebe!
B.tilen B.yen
diye bağrıyordu.

2) İSTİARE(EĞRETİLEME)

Benzetmenin asıl unsuru olan benzeyen ve benzetilenden yalnızca biri kullanılarak yapılır.
a.)Açık İstiare:Benzeyenin bulunmayıp yalnızca benzetilenle yapılan istiaredir.
b.)Kapalı İstiare:Benzetilenin bulunmayıp yalnızca benzeyenle yapılan istiaredir.
—Bir hilal uğruna ya rab ne güneşler batıyor. (A.İ)
—Ay,altın ağaçlardan yere damlıyordu.(K.İ)
Açtım avucumu altına tuttum.
—Ülkemizde üniversiteden mezun olmuş pek çok fidan artık iş de bulamıyor.(A.İ)
—Bahar gelince bir ağızdan şarkılar söyler kuşlar.(K.İ)
—Bugün gökten inciler yağıyordu.(A.İ)
—Galatasaray,Fenerbahçe kalesine gol yağdırdı.(K.İ)
—Genç adamın sözleri,kızın yüreğini yakıyordu.(K.İ)
—Sanat,hür bir ortamda boy atar.(K.İ)
—Kurban olam,kurban olam,
Beşikte yatan kuzuya.(A.İ)

3) KİNAYE

Bir sözü hem gerçek hem de mecaz anlamda kullanmaktır.
Uyarı:Kinayede daha çok mecaz anlam kastedilir.
—Mum dibine ışık vermez.
—Hamama giren terler.
—Taşıma su ile değirmen dönmez.
—Yuvarlanan taş yosun tutmaz.
—Ateş düştüğü yeri yakar.
—Yaptığı hatayı anlayınca yüzü kızardı.

4) MECAZ-I MÜRSEL(AD AKTARMASI)

Benzetme amaç güdülmeden bir sözün ilgili olduğu başka bir söz yerine kullanılmasıdır.
—İşe alınman için dün şirketle görüştüm.(İnsan)
—Yarın sınıfı 9/H sınıfı yapacak.(Öğrenci)
—Toplantıya Milliyet gazetesinin güçlü kalemleri de geldi.(Yazar)
—Nihatın golüyle tüm stat ayağa kalktı.(Seyirci)
—O evine çok bağlı bir insandır.(Ailesi)
—Bu olay üzerine bütün köy ayaklandı.(Halk)
—İstanbul’dan kalkan uçak az önce Adana’ya indi.(Havaalanı)

5) TEŞHİS(KİŞİLEŞTİRME)

İnsan dışındaki canlı cansız varlıklara insan özelliği kazandırmaktır.
Her teşhiste aynı zamanda kapalı istiare vardır.
—Güzel gitti diye pınar ağladı.
—Menekşeler külahını kaldırır.
—Bir sarmaşık uyanıyordu uykusunda
Geriniyordu bir eski duvarın sıvasında.
—Toros dağlarının üstüne,
Ay un eledi bütün gece.
—O çay ağır akar,yorgun mu bilmem,
Mehtabı hasta mı,solgun mu bilmem.
—Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın,
Eskici dükkanında asma saat,
Çelik bir şal atmış omuzlarına.
—Yalnızlığın okşadığı kalbime,yağmurlar küskün,
En güzel türküyü bir kurşun söyler.
—Bu akşam sonbahar ne kadar serin,
Geceyi hasretle zaman.

6) İNTAK(KONUŞTURMA)

İnsan dışındaki varlıkları konuşturmaktır.Her intak sanatında teşhis sanatı vardır;ancak her teşhiste intak sanatı yoktur.
—Deniz ve Mehtap sordular seni: Neredesin?
—Maymun şunu anlatmak istemişti fikrince:
Boşa gitmez kötüye bir ceza verilince.
—Dal bir gün dedi ki tomurcuğuna:
İçimde kanayan yara gibisin.
—Ey benim sarı tamburam!
Sen ne için inilersin?
İçim oyuk,derdim büyük
Ben onunçün inilerim
—Ben ki toz kanatlı bir kelebeğim,
Minicik gövdeme yüklü Kaf dağı.
—Adam elini uzattı,tam onu koparacağı sırada menekşe: Bana dokunma!diye bağırdı.

7) TECAHÜL-İ ARİF

Anlam inceliği oluşturmak için herkesçe bilinen bir gerçeği bilmiyormuş gibi aktarmalıdır.
—Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz.
—Sular mı yandı,neden tunca benziyor mermer?
Geç fark ettim taşın sert olduğunu.
—Gökyüzünün başka rengi de varmış,
Su insanı boğar,ateş yakarmış.
—Şu karşıma göğüs geren,
Taş bağırlı dağlar mısın?
—Saçların dalgalı,boya mı sürdün?
Gelmiyorsun artık,bana mı küstün?
—İçimde kar donar,buzlar tutuşur,
Yağan ateş midir,kar mıdır bilmem.

8) HÜSN-İ TA’LİL

Sebebi bilinen bir olayın meydana gelişini,gerçek sebebinin dışında başka,güzel bir nedene bağlamadır.
—Gül bahçesi sevgiliden haber geldiği için
Süslendi ve güzel kokular süründü.
—Yoksun diye bahçemde çiçekler açmıyor bak.
—Senin o gül yüzünü görmek için
Sana güneş bakmak için doğuyor.
—Benim kaderime ve yalnızlığıma
Irmaklar bile ağladı.
—Rüzgar gökte bir gezinti,
Üşürüz her akşam vakti,
Ne sıcak vücutlar gitti,
Toprağı ısıtmak için.
—Güller kızarır utancından o gonca gül gülünce
Sümbül bükülür kıskancından kakül bükülünce.
—Bir an önce görülsün diye Akdeniz,
Toroslarda ağaçlar hep çocuk kalır.
—Toros dağlarının üstüne
Ay, un eledi bütün gece.

9) MÜBALAĞA (ABARTMA)

Sözün etkisini güçlendirmek için bir şeyi olduğundan daha çok ya da olduğundan daha az göstermektir.
—Manda yuva yapmış söğüt dalına,
Yavrusunu sinek kapmış.
—Alem sele gitti gözüm yaşından.
—Bir ah çeksem dağı taşı eritir,
Gözüm yaşı değirmeni yürütür.
—Bir gün gökyüzüne otursam,
Evlerin tavanlarını birer birer açsam.
—Sıladan ayrıyım,gözümde yaşlar,
Sel olup taşacak bir gün derinden.
—Sana olan aşkım dağı taşı eritir,
Gözümdeki yaşlardan bir deniz olur.
—Ben ki toz kanatlı bir kelebeğim,
Minicik gövdeme yüklü Kaf dağı.
—Sekizimiz odun çeker,
Dokuzumuz ateş yakar
Kaz kaldırmış başın bakar
Kırk gün oldu ,kaynatırım kaynamaz.
—Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe desem,sığmazsın.
—Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır.

10) TEZAT (KARŞITLIK)

Aralarında ilgiden dolayı,birbirine zıt kavramları bir arada kullanmaktır.
—Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz.
—Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
—İçimde kar donar,buzlar tutuşur,
Yağan ateş midir,kar mıdır bilmem.
—Sana çirkin dediler,düşmanı oldum güzelin.
—Yükseğinde büyük namlı karın var,
Alçağında mor sümbüllü bağın var.
—Gülmek ol,goncaya münasiptir,
Ağlamak bu,dil-i hazine gerek.
—Karlar etrafı bembeyaz bir karanlığa gömdü.

11) TEVRİYE (AMACI GİZLEME)

İki değişik anlamı olan bir sözcüğün bir dize ya da beyitte iki anlamının da kullanılmasıdır.
—Tahir Efendi bize kelp demiz (Tahir:özel ad.)
İltifatı bu sözde zahirdir
Maliki mezhebim benim zira
İtikadımca kelp Tahirdir.
—Bu kadar letafet çünkü sende var,
Beyaz gerdanında bir de ben gerek.
—O güzel yüzün benli de,
Göğsün niye bensiz?
—Bak kalan bu kubbede hoş bir sada imiş,
Ben yarime gül demem,yarim bana gülmedi.
—Beyefendi ailenin güneşi,sen de ayısın.
—Sen gittin yaslara büründü cihan,
Soluyor dallarda gül dertli dertli.
—Şu köpek leşi de şurda fuzuli,
O kadar içerlediysen tut kıçından
Vur yere de çıksın içindeki ruhi.

12) TELMİH (HATIRLATMA)

Söz arasında herkesin bildiği bir olaya ya da kişiye işaret etme sanatı.
—Vefasız Aslıya yol gösteren bu,
Keremin sazına cevap veren bu.
—Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor teshidi,
Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi.
—Ekmek Leyla oldu bire dostlarım,
Mecnun olup ardı sıra giderim.
—Şu Boğaz harbı nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
—Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım.
—Gökyüzünde İsa ile,
Tur dağında Musa ile ,
Elindeki asa ile,Msn Öğretmen öss kpss Gazeteler Sohbet hazır mesajlar ders izle Belirli Gün ve Haftalar Çanakkale savaşı şiir
Çağırayım Mevlam seni.

13) TARİZ (TAŞ ATMA)

Bir kişiyi iğneleme,bir konuyla alay etme veya sözün tam tersini kastetmedir.
—Müftü Efendi bize kafir demiş.
—Tutalım ben ona diyem müselman.
—Lakin varıldıktan ruz-ı mahşere,
İkimiz çıkarız orda yalan.
—Bu ne kudret ki elifbayı okur ezberden.
—Tahir Efendi bize kelp demiş,
İltifatı bu sözde zehirdir,
Maliki mezhebim benim zira,
İtikadımca kelp Tahirdir.
—Bir nasihatım var zamana uygun,
Tut sözümü yattıkça yat uyuma,
Meşhur bir kelamdır sen kazan sen ye,
El için yok yere yanma.
—O kadar zeki ki bütün sınıfları çift dikiş gidiyor.

14) TEKRİR

Anlatımı güçlendirmek için bir sözü sık sık tekrar etmektir.
—Beni bende demen,ben değilim,
Bir ben vardır,bende benden öte.
—Söz ola kese savaşı,
Söz ola kestire başı,
Söz ola oğlu aşı,
Yağ ile bal ede bir söz.
—Ben güzele güzel demem,
Güzel benim olmayınca.
—Seni tanımadan önce ben,ben değildim,
Seni tanıdıktan sonra aslında bensizliğin sensizliğin olduğunu anladım.
—Gece midir insanı hüzünlendiren,
Yoksa insan mıdır hüzünlenmek için,
Geceyi bekleyen?
Yoksa ben miyim seni düşünmek için,
Geceyi bekleyen?
Gece midir seni bana düşündüren?

15) TENASÜP (UYGUNLUK)

Anlam yönünden birbiriyle ilgili sözcükleri bir arada kullanmaktır.
—Deli eder insanı bu dünya,
Bu gece,bu yıldızlar,bu koku,
Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç.
—Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
—Arım,balım,peteğim,
Gülüm,dalım,çiçeğim,
Bilsem ki öleceğim,
Yine seni seveceğim,
—Güller kızarır o gonca gül gülünce,
Sümbül bükülür kıskancından kalül bükülünce
—Bu akşam ışık olduk,renk olduk,ses olduk,
Yeniden kışla olduk,asker olduk,tüfek olduk.

16) LEFF-Ü NEŞR

Bir dizede iki ya da daha fazla kavramdan bahsettikten sonra diğer dizede onlarla ilgili açıklama yapmaktır.
—Bakışların fırtına,
Duruşun durgun su,
Biri alabora eder,
Biri boğar.
—Gönlümde ateştin,gözümde yaştın,
Ne diye tutuştun,ne diye taştın.
—Ben bir sedefim,sen nisan bulutu,
Ver damlaları,al yuvarlak inciyi.

17) İSTİFHAM(SORU SORMA)

Anlatımı daha etkili hale getirmek için cevap alma amacı gütmeden soru sormaktır.
—Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
—Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
—Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
—Şu karşıma göğüs geren
Taş bağırlı dağlar mısın?
—Hangi çılgın bana zincir vuracakmış?Şaşarım!
—Her gün bu kadar güzel mi bu deniz?
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?

18) TEDRİC

Birbiriyle ilgili kavramların bir derece gözetilerek sıralanmasıdır.
—İki asker,mızrak mızrağa,kılıç kılıca,hançer hançere vuruşmaya başladı.
—Makbar,makber değil;bir türbe,türbe değil;bir mabet,mabet değil;bir küre,küre değil;bir sonsuz uzay.

19) NİDA (SESLENME)

Şiddetli duyguları,heyecanları coşkun bir seslenişle anlatmadır.Daha çok ay,ey,hay,ah ünlemleriyle yapılır.
—Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü!
—Ey benim sarı tamburam!
Sen ne için inilersin?
—Çatma kurban olayım ey nazlı hilal!

20) CİNAS

Yazılışları aynı,anlamları farklı sözcüklerin bir arada kullanılmasıdır.
—Niçin kondun a bülbül kapımdaki asmaya
Ben yarimden ayrılmam götürseler asmaya.
—Göl kıyısındaki sazların arasında bir saz sesi geliyordu.
— Kara gözler,
Sürmeli kara gözler,
Gemim deryada kaldı,
Gözlerim kara gözler.
—Kalem böyle çalınmıştır yazıma,
Yazım kışıma uymaz,kışım yazıma.
—Böyle bağlar,
Yar başın böyle bağlar,
Gül açmaz,bülbül ötmez,
Yıkılsın böyle bağlar.

21) ALİTERASYON

Dize ya da mısrada ahenk oluşturacak şekilde,aynı sesin veya hecenin tekrarlanmasıdır.
—Eylülde melül oldu gönül soldu lale
Bir kaküle meyletti gönül geldi bu hale.
—Seherde seyre koyuldum semayı deryayı.
—Kara toprak içinde kara karıncayı karanlık gecede görür.
—Beyaz gerdanında bir de ben gerek.

22) SECİ

Düz yazıda cümle içinde yapılan uyağa denir.
—İlahi,kabul senden,ret senden;şifa senden,dert senden İlahi,iman verdin,daim eyle;ihsan verdin,kaim eyle.
—Ten cübbesi çak gerek,gönül evi pak gerek.
—Ey gönlümün nuru,gönüllerin süruru!
—De gül idim ben sana mail sen ettin aklımı zail.


EDEBİ SANATLAR ÇÖZÜMLÜ TEST


1. Aşağıdakilerin hangisinde “benzetme” yoktur?

A) İndirin tüy gibi küfeyi sırtınızdan
Dağlar görünürken kapıda ardınızdan
B) Dost bildiğin insanların yüzleri
Aynalar gibi kapkara
C) Suyu mu çekilmiş bulutların
Dönmüşüm kuruyan ırmaklara
D) Dalından ayrılan meyveye kulak ver
Hâlâ içerisinde toprağın uğultusu
E) Ben bu ellerimi hiç görmemiştim
Çünkü onlar benim ağaçlarımdı


ÇÖZÜM

A’da “tüy gibi küfe”, B’de “aynalar gibi kapkara (yüzler)”,
C’de “kuruyan ırmaklara dönmüş (insan)”, benzetmedir.
E’de “eller”, “ağaçlar”a benzetilmiştir.

 Cevap: D

 2. Bir benzetmede benzeyen ile kendisine benzetilen
(temel öğeler) bulunur da benzetme yönü ile benzetme ilgeci (yardımcı öğeler) bulunmazsa buna "güzel benzetme (teşbih-i beliğ)" denir.
Aşağıdakilerden hangisinde "güzel benzetme (teşbih-i beliğ)" vardır?

A) Gölgesinde dinlendiğim
Koca çınar yerinde mi
B) Dedim gerdanına benler dizilmiş
Dedi görenlerin kalbi üzülmüş
C) Akşam, yine akşam, yine akşam
Bir sırma kemerdir suya baksam
D) Yücesin, korkarım senden
Çiğneyip geçtiklerinin sesi gelir derinden
E) Gördüm, tanıdım sende güzelliği
Çirkinliklerin kol gezdiği evrende

ÇÖZÜM

C’de güneşin sudaki ışıltılı yansıması “bir sırma kemer”e
benzetilmiştir. Ancak benzetme ilgeci ve benzetme yönü
söylenmemiştir.

 Cevap: C

3.  İnsan dışındaki varlıklara insan özelliklerinin verilmesine “kişileştirme (teşhis)" denir.
Buna göre, aşağıdaki dizelerin hangisinde “kişileştirme” yoktur?

A) İşte doğduğun eski evdesin birden
Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven
B) Ebedi âşıkın dönüşünü bekler
Yalan yeminlerin şahidi çiçekler
C) Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin
Benim doğduğum köyler de güzeldi
D) Nazlı rüzgâr konuşur anladığım bir dilde
Sevdiğim şarkıyı söylerdi hafiften korular
E) Ardında kalan yerler anlaşırken baharla
Önümdeki arazi örtülü şimdi karla

ÇÖZÜM

A’da “lambanın ve merdivenin yol gözlemesi”, B’de “çiçeklerin yalan yeminle şahitlik (tanıklık) etmesi”, D’de “rüzgârın nazlılığı, konuşması; koruların şarkı söylemesi”, E’de “Geride kalan yerlerin baharla anlaşması” birer “kişileştirme” örneğidir. C’de insana özgü özelliklerin doğaya aktarılması söz konusu değil.

 Cevap: C


4. İstiare (eğretileme), bir sözün, benzetme amacıyla,
başka bir söz yerine kullanılmasıdır.
Aşağıdaki dizelerin hangisinde, yukarıdaki açıklamaya örnek olabilecek söz sanatı vardır?

A) Bir gelen var uzaktan soluk soluğa
B) Yürüdük, kim bilir kaç yıl beraber
C) Yürüyordum, ağlıyordu ırmaklar
D) Orada her şey değişirdi belki
E) Her şey güzeldi bir zaman, çok önce


ÇÖZÜM

C’de “yürüyordum, ağlıyordu ırmaklar” dizesinde ırmaklara insana özgü bir özellik (ağlama) kazandırılmıştır. Böylece ırmakların insana benzetildiğini anlıyoruz; ancak “kendisine
benzetilen (insan) söylenmediği için buna istiare (buradaki kapalı istiare) diyoruz.

 Cevap: C

5. Koştu, yokuş aşağı, rengi atmış bir şapka,
Çanta, gözlük,
Bir eski atkı, adımları yavaş;
Uçar gibi hafif, bir küçük önlük.
Bu dizelerde, aşağıdaki açıklamaların hangisine
uygun bir söz sanatı vardır?

 A) Bildiği bir şeyi bilmez görünerek bir anlam inceliği
yaratmaya
B) Bir sözü, benzetme amacı gütmeden, ilgili olduğu
başka bir söz yerine kullanmaya
C) Bir olguyu, asıl nedeninden başka, güzel bir nedene bağlamaya
D) Bir şeyi, onun niteliklerini eksiksiz taşıyan başka
bir şeye benzetmeye
 E) Aralarında benzerlik bulunan iki şeyden birini söyleyerek ötekini anlatmaya

ÇÖZÜM

Dizelerde yokuş aşağı koşan bir şapkadan, çantadan,
gözlükten, atkıdan, önlükten söz ediliyor. Bunlar birer eşya. Bu eşyalar koşmuyor aslında, onları üzerinde taşıyan çocuk (öğrenci) koşuyor. Eşyayı söyleyerek onu kullananı anlatmak B’de açıklanan sanatlı söyleyişi sağlar.

 Cevap: B

6. Adamcağız, yangından zarar gören evleri inceleyen
memura: “Beyim, bizi de unutma! Bu yangında biz de
yandık.” diye dert yanıyordu.
Yukarıdaki cümlede yapılan söz sanatı, aşağıdakilerin
hangisidir?

 A) Teşhis (kişileştirme)
B) Mecaz-ı mürsel (düzdeğişmece, ad aktarması)
C) Tariz (iğneleme)
D) Tezat (karşıtlık)
E) Kinaye

ÇÖZÜM

“… Bu yangında biz de yandık.” diyen kişi hem gerçekten yanma eyleminden etkilendiklerini hem de bu yangın yüzünden çok kötü bir duruma düştüklerini anlatıyor. “Yandık” sözcüğü burada, gerçek anlamının yanında ve ondan daha baskın olarak mecaz anlamıyla kullanılmıştır. Kinaye budur.

 Cevap: E

7. Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer
Divan şairi Hayali’nin bu dizesinde altı çizili sözcük iki ayrı anlama gelebilecek biçimde kullanılmıştır.

Bu sanat, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Cinas B) Tevriye C) Kinaye

 D) Tezat E) Tariz

ÇÖZÜM

“Hayali”, 16. yüzyıl Divan şairlerindendir. “Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer” dizesinde bu sözcük, bir yandan şairin adını (takma adını / mahlasını) bildirmek, bir yandan da geçmişi hayal etmenin (bazen) dünyaya bedel olduğunu anlatmak için (iki anlamda) kullanılmıştır.

 Cevap: B

8. Salınarak gelişini görünce dalgalar
Sana kavuşmak için sevinçten sahile çarpar
Bu dizelerde bir olguyu, asıl nedeninden başka güzel
bir nedene bağlama sanatı (hüsn-i talil) vardır.

Aynı söz sanatı, aşağıdakilerin hangisinde vardır?


 A) Yüreğimizdeki kir pas çürümüşlük
Temizlensin diye kar yağıyor İstanbul'a
B) Yapraklarda dolaşan serin rüzgârsın ki
Her gün eser durursun hafızamdan
C) Masamda düşünen eski lambayı
Yakmayın, odamız karanlık dursun
D) Sanıyorum saçlarımı okşuyor bir el
Kıpırdamak istemiyor gözkapaklarım
E) Yıllardır ki bir kılıcım kapalı kında
Kimsesizlik dört yanımda bir duvar gibi


ÇÖZÜM
Soru kökünde örneklenip açıklanan sanatlı söyleyişin
benzeri A’da da vardır. Burada “karın yağışı” olağan nedeni dışında bir nedene bağlanmıştır.

 Cevap: A


9. Acaba tütsü yaksam,
Görünür mü yüzünüz?
Acaba tütsü yaksam
Siz benim yüzümsünüz;
Eğilip suya baksam,
Görünür mü yüzünüz?
Şair, “Geçen Dakikalarım” adlı
şiirinden alınan bu dizelerinde
“geçen zaman”a sesleniyor ve yanıtı belli olan birtakım sorular sorarak bildiğini bilmez görünüyor.
Bu söz sanatı, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Hüsn-i ta’lil
C) Mecaz-ı mürsel
E) İstiare
B) Tevriye
D) Tecahül-i arif

ÇÖZÜM
Şairin, bir söyleyiş inceliği yaratmak üzere, bildiği bir şeyi bilmez görünmesi “tecahül-i arif” sanatını oluşturur.
 Cevap: D

10. Karadır kaşların ferman yazdırır
Aşkın beni diyar diyar gezdirir
Lokman Hekim gelse yaram azdırır
Yaramı sarmaya yâr kendi gelsin
Bu dizelerde, halk arasında “doktorların piri” olarak
kabul edilen “Lokman Hekim”den söz edilmesiyle
aşağıdaki söz sanatlarından hangisi yapılmış olur?

A) Telmih B) Kinaye C) Tevriye
 D) Hüsn-i ta’lil E) Tenasüp

ÇÖZÜM

Şairin, bir fırsat yaratarak ünlü bir kişiyi, olayı, eseri… anması “telmih (anıştırma)” sanatını oluşturur.
 Cevap: A

11. Selamın geliyor, besbelli
Sevincinden yeşerdi telgraf direkleri
Ben deli divane olsam çok mu?
Bu dizelerde, aşağıdaki söz sanatlarından hangileri
vardır?

 A) Mecaz-ı mürsel – teşbih
 B) Kişileştirme – hüsn-i ta’lil
C) Telmih – hüsn-i ta’lil
 D) Kişileştirme – tevriye
E) Kinaye – tecahül-i arif

 ÇÖZÜM
Verilen dizelerde (sevgiliden) selam geldiği için telgraf direklerinin sevindiği (kişileştirme) ve bu nedenle de yeşerdiği (aslında yaş ağaçtan yapılan telgraf direkleri yeşerebilir) söyleniyor.
Böylelikle iki söz sanatı birden gerçekleştiriliyor.
 Cevap: B

12. Aşağıdaki dizelerin hangisinde “tezat” vardır?

A) Nedir benim bu çilem
Hesap bilmem, muhasebede memurum
B) Söylenmemiş aşkın güzelliğiyledir
Kâğıtlarda yarım bırakılmışşiir
C) Geç fark ettim taşın sert olduğunu
Su insanı boğar, ateş yakarmış
 D) Senin adını
Kol saatimin kayışına tırnağımla kazıdım
E) Eğil dağlar eğil üstünden aşam
Yeni talim çıkmış varam alışam

ÇÖZÜM

A’daki sözleri söyleyen kişi, kendisi ile ilgili bir tezatı (zıtlığı) dile getiriyor. Hem hesap bilmem, hem de (en çok hesap bilmeyi gerektiren yerde) muhasebede memurum…
 Cevap: A

13. Beşikler vermişim Nuh’a
Salıncaklar, hamaklar
Havva Ana’n dünkü çocuk sayılır
Anadolu’yum ben,
Tanıyor musun?
Bu dizelerde, aşağıdaki söz sanatlarından hangisi
yapılmıştır?
A) Telmih B) Benzetme (teşbih)
C) İstiare D) Mecaz-ı mürsel
E) Kinaye

ÇÖZÜM
Yukarıdaki dizelerde bir efsaneye ve insan neslinin ilk örneği olduğuna inanılan Havva’ya gönderme yapılarak “telmih” yapılmıştır.

 Cevap: A

Yorum Gönder

0 Yorumlar