10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Cevapları 154–233. Sayfalar MEB Yayınları (2025-2026)
Her bölüm için ayrı ayrı “10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Cevapları MEB Sayfa …” başlıklarını oluşturduk. Böylece aradığınız sayfaya hızlıca ulaşabilir, ihtiyacınız olan çözümü zaman kaybetmeden bulabilirsiniz.
📚 Eğer önceki tema olan 1 ve 2. temaların cevaplarını incelemediyseniz 1. TEMA İÇİN BURAYI , 2. TEMA İÇİN BURAYI tıklayarak önceki sayfaların çözümlerine ulaşabilirsiniz.
Bu yazı, öğrencilerin rahatça kullanabileceği şekilde, tamamen öğrenci dostu bir yapıda hazırlanmıştır. Hemen aşağıda göreceğiniz mavi kutudaki İÇİNDEKİLER bölümünden istediğiniz sayfanın çözümüne kolayca erişebilirsiniz.
Takıldığınız noktaları yorumlara yazabilirsiniz. Kitabın sonraki sayfalarının çözümleri üzerinde çalışmaya devam ediyoruz, bu yüzden bu başlığı takip etmeyi unutmayın.
Kolay gelsin…
10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı MEB Yayınları Cevapları Sayfa 156
KAREKODDA VERİLEN METNİN YAZIYA DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ HALİ
Şimdi onları tartışıyorlar: Hazerfen Ahmet Çelebi var mıydı, yok muydu? Hazerfen Ahmet Çelebi tarihi olarak olmamışsa bile toplum onun olmasını ister; çünkü Hazerfen Ahmet Çelebi, beyinlerinde çılgın birisi, uçmayı denemiş bir kişi olarak kalır. Olan macera düşkünlüğümüz, bu bağlamda onun var olduğuna inanmayı sağlar. Yani efsaneler toplumlar için mutlaka gereklidir. Olağanüstü olaylara ilişkin anlatılar, toplumsal hafızaya daha güçlü tutunur. Bu anlatılar, Türkleri ulaşmak istediği dünyaya bir adım daha yaklaştırmış olmalı ve belki de onları aradıkları gerçekliğe ulaştıracak gücü taşır.
Türklerin hakikati arayışı, İslamiyet ile tanışmalarıyla yeni bir boyut kazandı. Türkler, milletler için kısa sayılabilecek bir zaman zarfında İslamiyeti kabul ettiler. İnanç dünyalarında yaşanan bu değişim hızla sosyal yaşamın diğer alanlarına da etki etti. Değişimin en çarpıcı örnekleri ise, kendini sözlü kültürün dinamik taşıyıcısı olan destanlarda gösterdi.
Tarihi karşılaşmalarla topluluklar birbirleriyle karşılaşır. Toplumların kültürleri ve dolayısıyla mitleri de birbirine temas eder; mitler birbirini etkiler, bazen başka bir kültür tarafından şekillendirilir, bazen de uyarlanır. Ama insanlığın gereği, mitlere şüpheyle yaklaşmak değildir. İnsanlığı geliştiren ve tarihi oluşturan şey, mitlerin sürekli olarak yeniden yorumlanmasıdır.
İslamiyet’in kabulü ile birlikte, tek tanrıya iman etme ve diğer her türlü inancı şirk olarak görme anlayışı, eski Türk mitlerinde değişikliklere yol açtı. Din, insan hayatında büyük ve köklü değişiklikler getirdi. Bu, toplumun ürettiği anlatılarda da değişikliğe sebep oldu. Bu değişimi gözlemlemek önemlidir; ama en az bunun kadar önemli olan, bu değişime direnç gösteren unsurları da bu anlatılarda görebilmektir. Bunlar hem anlatı hakkında hem de anlatıyı yaratan toplum hakkında değerli bilgiler verir.
Türklerin İslamiyeti kabulünden sonra yeni dinin temel öğeleri zaman içinde Türk metinlerine de nüfuz etti. Özellikle destanlarda, İslam anlayışı ile çelişen eski unsurlar, yavaş yavaş İslamiyet ile uyumlu yeni unsurlara bırakıldı. Bu değişim, destanlarda bazı öğeleri korumak, bazılarını ise tamamen dönüştürmek şeklinde kendini gösterdi.
Kadim zamanlardan bu yana insan, evreni anlamaya çalıştı. Anlam veremediği her şeyi ustaca bir kurguyla açıkladı ve sonunda bir hikaye anlattı. Bu hikayeleri bazen ateşin etrafında sözle aktardı, bazen taşlara kazıdı. Bu keşfetme arzusu, sonunda insanı mitolojiyle buluşturdu. Anlatılan her efsane, geçmişe ait kök değerleri taşır; bazen bir mezar taşında, bazen bir ağaç dalında, bazen de dilden dile dolaşan bir efsanede kahramanında yaşamaya devam eder.
SORU: b) Bu olayların sözlü ve yazılı kültüre yansımaları nasıl gerçekleşmiştir?
CEVAP: Bu olaylar sözlü kültürde destan ve efsanelere; yazılı kültürde ise metinlere, hikâyelere ve taşlara kazınan anlatılara yansımıştır. Toplumlar, yaşanan değişimleri bu anlatılar aracılığıyla nesilden nesile aktarmıştır.
SORU: 2. Anlatılarda olağanüstü olayların yer alma sebepleri nelerdir?
CEVAP: Anlatılarda olağanüstü olayların yer alma sebepleri; toplumsal hafızayı güçlendirmek, kahramanlık ve macera duygusunu aktarmak, halkın hayal gücünü beslemek ve toplumun kendine güvenini pekiştirmektir. Efsaneler, var olmayan olayları bile toplumun inancına uygun hâle getirir.
SORU: 3. Hikâyelerde yer aldığı söylenen kök değerler neler olabilir?
CEVAP: Hikâyelerde yer aldığı söylenen kök değerler; geçmişten gelen kahramanlık, cesaret, toplumsal dayanışma, doğru-yanlış anlayışı ve kültürel geleneklerdir. Bu değerler, efsaneler ve destanlar aracılığıyla bugünlere taşınmıştır.

